Antik Çağ sonlannda felsefeye dayanarak dini bir dünya görüşü geliştirme denemelerinden ilki olan Yeni Platonculuk, kendisinden sonraki gelişme üzerinde büyük etki göstermiştir. Çünkü bu çığır batı ve doğu mistisizminin başlıca kaynaklarından biridir ve Rönesans sonrasına kadar Platon felsefesi, daha çok Yeni Platonculuk şeklinde ele alınmıştır. Yeni Platonculuğun kurucusu Plotinos olarak bilinir.
Plotinos
Platon‘un felsefesine çok sıkı bağlılığından dolayı başlattığı çığır, Yeni Platonculuk adını almıştır. Oysa felsefi sisteminde Aristoteles etkisine de rastlanır. Ömrünü Tanrı’ya yükselme çabası içinde geçirmiştir. Öylesine “madde”den uzak kalmak istemiştir ki, bir beden içinde oturduğu için utandığını söylemiştir.
Plotinos’a göre, varlık madde değil, ruhtur. Bu nedenle Plotinos spiritüalisttir. Spiritüalizm, varlığın ruh olduğunu savunan görüştür. Cisimler dünyası, eğer üzerine ruhsal dünyadan bir parıltı vurursa, değer kazanır. Plotinos için, her yönü aynı yapıda olan varlıklardan oluşmuş bir dünya yoktur. Aşamalar dizisi biçiminde oluşan bir evren düzeni vardır. Bu aşamalar birbirinin sonucu olarak art arda dizilir.
- En üst aşama, “Bir”dir. “Bir”, Tanrı’dır ve tüm varlıklar onun taşmasıyla ortaya çıkar. Bunun nedeni, varlığın özünde bir etkinlikte bulunma eğiliminin olmasıdır. Her var olanda kendi dışına taşıp akma eğilimi vardır.
- “Bir” den, önce, ikinci aşama olan “Nous” taşar. “Nous” akıldır ve idealan düşünme etkinliğine sahiptir. Ruh aracılığıyla maddeyi etkileyip cisimleri oluşturur.
- Üçüncü aşama “Evren Ruhu”dur. Tek tek ruhlar “Evren Ruhu”ndan çıkmışlardır. Tüm ruhlar, onda birbirlerine bağlı bir bütün oluştururlar.
- Dördüncü aşama, ruh’tur. Ruh, cisimleri canlandırma etkinliğine sahiptir.
- Beşinci aşama, cisimdir. Ruhun madde üzerindeki etkisiyle oluşur. Cismin etkisi yoktur.
- Altıncı aşama, maddedir. Maddenin hiçbir niteliği, dolayısıyla etkisi yoktur. Tam bir karanlık içindedir.
Plotinos’ta, ruhun cisimleri oluşturan etkinliği idealara göre olur. İdealar “Nous”un düşünceleridir. “Nous” ideaları, yani gerçek varlığı, doğrudan doğruya görür. Fakat “Nous” yine de en son neden olamaz. Çünkü görüldüğü gibi onda, “düşünülen idealar” ve “düşünen Nous” olmak üzere iki unsur vardır. En son neden tek olmalı, ikilik taşımamalıdır. Kendi kendisinden türemiş olanlara karışmamış olmak ama her şeyde bulunmalıdır. En son nedene Plotinos “Bir” der. “Bir” algı ve düşünceyle kavranamaz. O, sıcaklık ve ışık saçan güneşe benzer. Tüm var olanlar “Bir”in ışımasıyla oluşur.
İnsan, ruh ve bedenden meydana gelmiştir. Ruh, bedeni bir araç olarak kullanır. Beden (cisim) oluş içindedir. Varlığını, hayatını ruhtan edinir. Buna karşılık ruh varlığını, hayatını kendisi sağlar. Ruhlar, evren ruhundan çıkmıştır. Bu dünyadaki hayat, bir cezadır; çünkü ruhun bedene girmesi, bir mezara, bir hapishaneye kapanmasıdır. Ruhun içine düştüğü duyu dünyası kötüdür. Ölümsüz olan ruh, çeşitli bedenlerde yaşar ve kaderi, bir önceki hayatındaki tutumuna bağlıdır. Eğer ruh kendisini duyusal yöne kaptırırsa, bundan sonraki varlığında hayvan kalıbına yerleşir. Duyulur dünyadan uzaklaşıp, düşünülür dünyaya yönelirse, “Bir”le kaynaşabilir. Plotinos, sezgi ve inanç yoluyla doğrudan Tanrı’ya ulaşıp, onunla kaynaşılabileceğini savunduğundan mistiktir.
Güzellik konusu da Plotinos’ta ruha bağlanmıştır. Cisim güzel değildir. Güzelliği dışarıdan edinir. Ruh dünyasından çişime ışık vurursa, cisim güzel olabilir. Bir cismin güzelken çirkin, çirkinken güzel olabilmesi de bize bunu gösterir. Güzel duygusunun temeli, ruhun güzeli görünce, onunla kendisi arasında bir yakınlığın, bir uyumun olduğunu yaşamasıdır. Ruh da çirkin olabilir. Ruhu güzel yapan, cisimden uzak durması, akıla yönelmesidir.
Kaynak: Emine Yamanlar, Felsefe Tarihi, Ders Kitapları Anonim Şirketi, 2000