Pisagor Felsefesi

Pisagor Felsefesi 1
Sevgi Paylaşmaktır :)

Eski Yunanda bilimin, özellikle de matematiğin kurucusu olma ününü, Miletliler kadar Pisagor (Pythagoras, Fisagor) da hak etmektedir. Susam (Sisam, Samos) adasında doğmuş olan bu matematikçi, astronom ve filozof, İÖ 580 ile 500 yıllan arasında yaşamıştır. Eski kaynaklarda belirtildiğine göre – ve öğretilerinden de sezildiği gibi – bir gezgin olarak Mısır’ı ve Doğunun uzak ülkelerini uzun yıllar gezip dolaştıktan sonra Kroton’da, İtalya’nın güneyinde bulunan ve bugünkü adı Cotrone olan yerde, bir gizemci örgüt kurmuş, ve bu örgütün başı, bir bilge ve bir öğretmen olarak etkili olmuştur. Şekillerin, konusunu Herodot’tan (Herodotos) aldığı Polikrates’in Yüzüğü adlı balladından tanıdığımız tiran Polikrates’in hoşgörüsüz ve baskıcı yönetiminden – yine eski kaynaklardan öğrendiğimize göre – çekindiği için yurduna dönememiştir.

Pisagor’un adı en çok, matematikte, dik açılı bir üçgenin uzun kenarının karşısına gelen kısa kenarlarının üzerine yerleştirilebilen karelerin toplamının uzun kenarın üzerindeki karelerin toplamına eşit olduğunu gösteren denklemle birlikte anılır (Pisagor teoremi). Ayrıca, bir üçgenin tüm açılarının toplamının iki dik açıya eşit olduğunu da ilk kez onun bulduğu ileri sürülür.

Ne var ki Pisagor matematiği bir eğlence ya da yardımcı bir bilim dalı olarak görmüyordu. O felsefesini bir «sayılar öğretisi» üzerine oturtmuştur. Ayrıca, yine eski kaynakların bildirdiğine göre, Pisagor «filozof» sözcüğünü bizim bildiğimiz anlamda kullanan ilk kişiymiş. O zamanki geleneğe uyarak kendisini «sophos (bilge)» olarak nitelemekten kaçınarak alçakgönüllülükle «philosophos (bilgi aşığı, bilgelik seven)» sanını benimsemiş.

Pisagorcu öğreti evrenin gizinin ve yapı taşlarının sayılarda gizli olduğu görüşündedir. Bu öğretide, l’den 10’a kadar olan sayılara, özellikle de bir bütünlüğü simgeleyen ve tüm sayıları içine alabilen «10» sayısına, olağanüstü değerler ve anlamlar katılmıştır.

Evreni (kainat) belirtebilmek için kozmos kavramını da ilk kez ortaya atan Pisagor’a göre kozmos’un uyumu (armonisi), büyük küçük her şeyin sayılara dayanan ilişkilerle düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Bu uyumun varlığı müzikte açıkça görülür. Yine onun, seslerin bir uyum ve tartım içinde sıralanışının sayılarla olan ilişkisini, titreşen çalgı tellerinin uzunluğu olarak gösteren ilk kişi olduğu bilinir.

Pisagor Evreni

Pisagor evrenin yapısında ve düzeninde böyle sayılara dayanan bir uyumun ve ezginin varlığına inanmıştır. Nasıl herhangi bir cisim hareket ettiğinde büyüklüğüne ve hızına göre bir ses çıkarırsa gök cisimleri de bizim duyamadığımız ancak gök yüzünün üst katlarında aralıksız çalınan bir ezgiye eşlik ederler (Sphaerenmusik). Evrendeki uyumu bir musiki olarak algılayan Pisagor’un bu düşüncesi yalnız şairlere esin kaynağı olmakla kalmamış, fizik ve astronomide de hep yeniden öne sürülmüştür. Ünlü astronom Kepler de «Harmonice Mundi (Dünyanın Armonisi)» adlı bir kitabında bu konuyu işlemiştir.

Pisagor’un varoluşun gizini Miletliler gibi bir temel varlıkta değil, bir temel yasada, varlıklar arasındaki sayılara dayanan değişmez ilişkilerde aradığını görüyoruz. Elemanların Periyodik Sistemini ve buna çağımız biliminin getirdiği yorumu bilenler, Pisagor’un düşüncelerini olağanüstü bir sezgi ve üstün bir bilgelik olarak nitelemekten kendilerini alamayacaklardır.

Pisagorculukta «sayılar öğretisi»nin yanı sıra koyu inançlar ve olasılıkla Doğu kökenli gizemci düşünceler, özellikle Hindistan’dakine pek benzeyen bir genedoğum inancı da bulunmaktadır. Buna göre, kimi zaman hayvan biçiminde de doğabilen ölümsüz ruh, sürekli olarak ete kemiğe bürünmekte ve uzun bir arınma sürecinden geçmektedir. Bunun için Pisagorcular hayvan öldürmemeyi, kurban etmemeyi ve et yememeyi kesin bir yasa olarak benimsemişlerdi. Yasalara uyum sağlayarak ve arınarak genedoğum zincirinden kurtulmayı – Hintli öğretileri andırırcasına – yaşamın amacı sayan Pisagorculuğun töresine göre nefse hakim olmak, azla yetinmek ve sıkıntılara katlanmak gerekiyordu.

Kaynak: H.J. Störig, İlkçağ Felsefesi, Çeviren: Ömer Cemal Güngören, YOL Yayınları, 2000

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir