Gazali Felsefesi

Gazali Felsefesi 1
Sevgi Paylaşmaktır :)

Gazali; Farabi‘nin ve özellikle İbn-i Sina‘nın görüşlerine karşı çıkmıştır. Ona göre:

1. Alem ezelidir.

2. Tanrı, birey olarak varlıkları, cinsleri içinde bilir.

3. Bireysel ruhun ölümsüzlüğünün anlamı, bireysel ruhun Tanrı’ya katılmasıdır.

Gazali, Tanrının dünyadaki tek etkin neden olduğunu düşünür; ona göre Tanrı tek ışıktır, tek iyidir, tek bilgedir, tek güzeldir. Tüm nesneleri bilir. Tanrı’yla insan arasındaki sevgi, karşılıklıdır; çünkü insan mutluluğunun en yüksek noktası Tanrı’yı bilmektir. İnsan özüyle, nitelikleriyle ve eylemleriyle Tanrı’ya benzer. İnsan bir mikrokozmos (küçük evren)tur. Bu nedenle, kendisini bilmekle Tanrı’yı bilir. Doğası gereği insan, inanca yatkındır. Onu, Müslüman, Hristiyan ya da Yahudi yapan ana babasıdır. Kötüye eğilim alışkanlık ve öğretimle edinilir. Doğal olarak Tanrı’ya yakın olan insan, duyular dünyasına yabancıdır. Adem’le Havva’nın günahı yüzünden bu dünyaya düşmüştür. Tanrı’ya ve şeytana yakın olan iki doğadan oluşur. Yeri meleklerle, hayvanların arasındadır.

Ruh ve Akıl

Ruhlar; bitkisel ruhlar, canlı ruhlar, akıllı ruhlar ve gök cisimlerinin ruhları olmak üzere dörde ayrılmıştır. Ruh bir yandan tutkuların yeridir, diğer yandan Tanrı’ya yakın bir varlıktır. Ruh doğrudan doğruya Tanrı’dan gelir ve insanın ölümsüz yanıdır. İnsanda cisimden bağımsız olan bir başka öge akıldır. Akıl da Tanrı’dan gelmelidir. Akıl, inşam hayvandan ayıran altıncı duyudur. İnsanda şeytanın yardımcıları arzular, meleklerin ve Tanrı’nın yardımcısı akıldır. Akıl, arzulara üstün geldiğinde, insan iç huzuruna ulaşır; ama tam kurtuluş ancak ölümle söz konusu olur.

Nesneler

İmam Gazali’ye göre bu dünyadaki nesneler, gök cisimleri dünyasının, ideaların simgeleridir. Dünyanın varlığının idealarda, görünen nesnelerde, hafızada ve kalpte olmak üzere dört görünümü vardır. İnsan, Tanrı olmayan her şeyden arındığında, Tanrı’ya ulaşır ve en gizli şeyleri görür.

Felsefi Düşünce ve Nedensellik Karşıtlığı

Felsefi açıklamalarla kesin bilgiye ulaşılması imkansızdır; çünkü, maddenin başsız, sonsuz olduğu düşünülemez. Düşünülse bile bu, dinin dogmalarıyla bağdaşmaz. Evrenin bir yapıcısı, bir nedeni olduğunu kanıtlamak için ileri sürülen kanıtlar fizikidir. Metafizik ilkeleri filozoflar açıklayamaz. Fiziki ilkelerden kalkarak Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya kalkanların yolu tanrısızlığa (ateizm) varır. Dolayısıyla fiziki bir ilkeden yola çıkılıyorsa, Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya girişilmemelidir. Yine filozoflar Tanrı’nın yalnızca tümelleri bildiğini, tekilleri bilmediğini öne sürerler. Böyle bir ayırma yapıldığında, Tanrı’nın nesneleri bilmediği sonucuna varılır ki bu da Tanrı’nın bilgisini inkar etmek olur. Bu görüşü ileri sürenlerin korkusu, Tanrı tekleri bilirse, onun bilgisinin de tek nesneler gibi değişebilir olacağı korkusudur. Oysa değişiklik sadece bilinene aittir. Tanrı’nın bilmesi, değişenin değişmez bilgisidir.

Filozofların kullandığı nedensellik ilkesi de yanlıştır; çünkü o zaman Tan- n iradesi gereksiz olur. Tanrı iradesi varsa, her doğal olayın nedeninin Tanrı olması gerekir. Tüm nesneler Tanrı tarafından yaratılmıştır ve nesneler arasında zorunlu bir bağ yoktur. Doğadaki nesneler hiçbir şey oluşturamaz. Yalnızca Tanrı her şeyi yapabilir. Tanrı bu işi ya doğrudan ya da melekleri aracılığıyla yapar.

Yaratma sırasında Tanrı’da hiçbir değişme olmamıştır; çünkü yaratma Tanrı’nın salt açılmasıdır. Bu açılmanın ne biçimde olduğunu insan bilemez. Ruhsal yaşamın en yüksek derecesi boş felsefi bilgi değil, her bilginin üzerinde olan anlık sezmedir. Bu düşünce de Gazali’yi Sezgici Felsefe yaklaşımının en önemli temsilcisi yapar. İnsan ancak inanç ve sezgi yoluyla Tanrı’yla birleşip, kendisini Tanrı’da yaşayabilir.

Kaynak: Emine Yamanlar, Felsefe Tarihi, Ders Kitapları Anonim Şirketi, 2000

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir