Demokritos, Yunan materyalizminin ve atomculuğunun en büyük isimlerinden biridir. Demokritos’a göre, iki başlangıç bulunmaktadır.
- Boşluk
- Atomlar
Evrendeki her şeyin temelinde maddi cinsten olan atomlar bulunur. Atomlar hareketlidir, sayısızdır ve nitelik olarak birbirinin aynıdır. Bunlar insanın duyularıyla kavranamaz. Atomlar, yalnızca akıl ile kavranabilir. Atomların doğrudan gözlenmesi mümkün değildir. Yalnızca akıl yürütmeyle ve düşünce yoluyla algılanabilirler. Atomların nitelikleri olan katılık, ağırlık ve biçim yalnızca akıl tarafından bilinebilir. Renk, dokunma ve tat gibi nitelikler ise gerçekte yoktur. Renkleri görmemiz, sesleri işitmemiz, sıcaklığı duyumlamamız, tatlıyı veya acıyı tatmamız yalnızca bir duyu yanılmasıdır.
Duyu bilgisi, nesnelerin gerçek yapısını ortaya koymaz. Cisimlerin gerçek yapısı yalnızca düşünen akıl ile kavranabilir. Bilmenin kaynağı ise duyular yoluyla edinilen algılardır. Ancak söz konusu bu algılar akıl vasıtasıyla işlenip inceldikten sonra aydınlık bilgilere erişilebilir.
Atomlar, boşluk içinde sürüklenirler ve birbirlerinin üzerine gelerek çarpışırlar. Bu atomların bazıları hızlı hareket ederken bazıları ise yavaş hareket eder. Bu hız, tamamen atomların ağırlıklarıyla ilgilidir. Evren, yalnızca atomların çarpışmaları ve birbirleri üzerindeki basınçlarıyla oluşmuştur. Evrende bulunan oluşa kesin ve mutlak bir zorunluluk hakimdir. Hiçbir şey rastlantılara bağlı değildir. Böylece Demokritos, mekanist bir doğa görüşünün temellerini atmıştır. Mekanizm olarak adlandırılan bu görüş, evreni bütün olguların bir nedensellik zinciriyle birbirine bağlı bulunduğu, sürekli bir yer değiştirme hareketiyle açıklama yaklaşımıdır.
Demokritos, ruhların da atomlardan oluştuğuna inanmaktadır. Dolayısıyla, ruh da maddi bir varlıktır. Ruhu oluşturan atomlar, küre şeklindedir. Bunun nedeni, her şeyin arasından geçebilmeleri, kendi hareketleriyle ötekilerini de harekete getirebilmeleridir. Çünkü ruh, canlılara hareket veren şeydir. Duygular ve istekler de atomların hareketinden oluşur. Bu hareketler durgun, ölçülüyseler insanı mutlu yapar. Dolayıısyla, mutluluk ruhun sakinliği olarak düşünülebilir.
Kaynak: Emine Yamanlar, Felsefe Tarihi, Ders Kitapları Anonim Şirketi, 2000